BENCİL OLMA!..
Ben kızıyorum insanlara, canım çiğerim de olsa kızıyorum bazen. Hiç kimseden benim gibi düşünmesini, benim gibi bakmasını olaylara beklememeliyim biliyorum. Aslında beklemiyorum da ama biraz daha duyarlı olmalarını bekliyorum. O kadarını da bekleyeyim ama dimi?.. Sonuçta benim değer verdiğim, bazen aynı kanı taşıdığım, bazen kalbimi verdiğim, bazen birlikte büyüdüğüm, bazen bir lokma ekmeği paylaştığım insanlar bunlar. Ben duyarsız insanlarla yaşayamıyorum, mutsuz oluyorum, huzursuz oluyorum.
En çok kendime kızıyorum ama biliyor musun? En çok kendimi cezalandırıyorum aslında. Kimse farkında değil bunun biliyorum. Hareketlerinden, mimiklerinden anlıyorum. Oysa ben öfkelendiğimde bile kendi canımı herkesten çok acıtıyorum. Benim hayata karşı unutkanlığımın sebebi bile başkaları işte. Sadece unutarak cezalandırıyorum insanları. Oysa bir sürü güzel anıyı beraberlerinde sildim beynimden. Geçmişim yok benim. Geleceğimi de kimseye kurban etmeyeceğim.
Ben insanlarda kızdığım hareketleri kendim yapmamak için çaba harcıyorum. Kendi kurallarımı oluşturayım, o kurallara göre insanlar benim yanımda olsun gibi bir durumum da yok. Sadece biraz duyarlı olmak, empati kurmak yeterli doğru davranmak için. Gerçi bu tamamen karşındakine verdiğin değerle ilgili bir durum. Ben hissetmedikten sonra ben biri için dünyanın merkezi olsam ne yazar. Değer veriyorsam sonuna kadar hissettiririm, şımarır diye bir korkum da olmaz. Verdiğim değerin karşılığını da basit ufak tefek hiçbir fedakarlığa gerek olmayacak bir kaç hareketle bile göremiyorsam boşuna demek ki her şey.
Ben bu dünyadaki yaşadığım çok da uzun olmayan ömrüm boyunca şunu anladım ki şikayet etmeyen, fazla beklentisi olmayan, ukalalığı olmayan, iyi niyetli, suçlamayan, herkese hak verip olduğu gibi kabullenen vs. vasıflara sahipsen kıymetin asla bilinmez. Hatta kıymetsiz biri olur çıkarsın. Bol bol naz yapacaksın, ağlayıp zırlayacaksın, hep muhtaç pozlarında dolanacaksın, sivrisinek ısırığından hasta olacaksın ki senden değerlisi olmasın. Sevilmeyi, ilgiyi, değer görmeyi haketmen için ihtiyacın olduğunu belli etmen lazım. Ağlamayan bebeğe meme yok anlayacağım. Hadi canım geçmiş olsun. Bu yaştan sonra trip sahibi olamayacağıma göre eski yöntemlerle anları ve insanları yoketmeye devam.
HARBİ OL
Bazen sarsmak geliyor içimden insanları. Herkeste bir canım, cicim, aşkım laubaliliğidir gidiyor. Herkes birbini ne kadar da çok seviyor. Hiç tanımadığımız insanlar bile telefonda canım demeye başlamış. Noluyor acaba!.. Yahu kimse kimseyi sevmek zorunda falan değil. Kimse aynı ortamda çalışıyor diye can ciğer kuzu sarması olmak zorunda değil, telefonla müşteri satıcı ilişkisinde iki kere konuştun diye ciciş olmak lüzumsuz. Bu tamamen insanların gerçek aşkı, çıkarsız sevgiyi, beklentisiz arkadaşlığı tatmamasından kaynaklanıyor bence. Bu sözleri gerçek anlamlarıyla kullanan insan zaten sahte durumlarda kullanamaz.
İnsanlar ne kadar da zavallı aslında. Ne kadar zavallıyız. İş yaptırmak için, yalandan duygular yaşamak için, sahte aşklarla ruhumuzu, bedenimizi kandırmak için yalanlara mı ihtiyacımız var. Harbi ol belki her zaman istediğini elde edemezsin ama en azında ne adiyim ben ulan demezsin. Hem merak edecek bir şey yok. İnsanların yarısından çoğu için adiliklere kılıf uydurmaya da gerek yok. Adi yaşamak hayat biçimi haline dönüşmüş. Yalanların da herkes farkında zaten. Yalanlarınla seni kabul eden dürüstlüğünle kabul etsin. Asıl meziyet bu. En azından dünyaya kafa tutarak kendini tatmin edebilirsin. Neden sivri dilli şovmenler, gazeteciler ön planda acaba. Acıtsa da dürüstlüğe ne kadar muhtaç olduğumuz burdan belli.
18 Kasım 2011 Cuma
11 Kasım 2011 Cuma
BAŞKA BİRİ
Yeni başlıyoruz daha. Hayata yeni başlıyoruz, tanımaya insanları, anlamaya, sevmeye, sevilmeye, umut etmeye... Yeni başlıyoruz her gün. Hiç ilerleme kaydetmeden, inatla yeniden başlyoruz. Sonunu getirmek için de başlamıyouz aslında. Sadece başlamak için başlıyoruz. Zaten sonu da yok bunun. Ortası bile yok. Her gün bir önceki günden farklı başlıyoruz güne. Her gün yeniden yeşertiyoruz mulu olmayı yada üzgün olmayı. Hiç biri birbirinin devamı değil başlarken de. Her seferinde ilk defaymışcasına başlıyoruz. Sonları olmuyor aslında başladıklarımızın. Biz öyle sanıyoruz. Birbirine benzettiğimiz sonlar yalan. Hiç bir duygu bir diğeriyle aynı değil, benzer bile değil. Oysa sınıflandıyoruz. Aşk diyoruz, sevgi diyoruz, nefret diyoruz... Geleceğim diyoruz, gideceğim diyoruz, öldüreceğim diyoruz... Oysa her seferinde başka şeylerden başlıyoruz. Aynı fiilleri bambaşka insanlar için, bambaşka olaylar için kullanıyoruz. Hiç bir aşk aynı değil, hiç bir acı bir diğerine benzemiyor, hiç bir yemek aynı değil_aynı malzemeyle, aynı kişi yapmış olsa bile_. Hep yeniden başlıyoruz. Durmadan, dinlenmeden hep başka bir güne, başka bir şekilde, başka biri olarak uyanıyoruz. Başka bir güneşe bakıp, başka yağmurlar altında ıslanıyoruz. Sadece kendimizi kandırıp, aynı gibi yaşıyoruz, aynı olduklarına inanıp insanların alışkanlıklar yaratıyoruz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)