4 Ocak 2012 Çarşamba

KAHVE ARASI

     Bir kahve arası veriyorum bazen. Kendime ait bir onbeş dakika. O sırada kendimle ilgili, işle ilgili, başka herhangi biriyle ilgili düşünmeden, konuşmadan... Bir yazı okuyorum, haber sayfalarına bakıyorum, takip ettiğim bir siteye giriyorum... Bir kahve arası dinlendirici hayattan koparılmış bir zaman dilimi. Hayatımız iş olmuşken; hayat bizden koparılmışken bir an çalıyoruz hayattan işte. Bir kahve arası kadar.

     Hayatı adamak bir şeye. Kimisi işine, kimisi eşine, kimisi çocuğuna adıyor ya hani. Kimisi bilime, kimisi okumaya vs... Neden?.. Adanmadan yaşamak mümkün değil mi? Hepsine zaman ayırarak ama kendini arada harcamadan. Yaradılış meselesi. İstediğin kadar sorumsuzluklardan şikayet et, sorumlu bir insansan öyle kalırsın. İstediğin kadar sevdiklerinden darbe ye, sevmeye devam edersin. İstediğin kadar kazıklan çalışırken, kendi işin gibi çalışırsın. Eğer adanmış bir insansan sen yaradılıştan itibaren değişemezsin. Oysa adanmış bir insan değilsen, sorumluluk hissetmediysen kimseye karşı hayatında sürekli, birilerinin yanında ölene kadar olma fikrini düşünmeye bile gerek görmeden kabul etmediysen bir kere bile; bir anlık etki alanına girdiğin için büyük sözler verme sakın. Hem sorumsuzluğun baki kalır, hem de kalleş olursun...

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder