31 Ekim 2011 Pazartesi

ÇORLULU ALİ PAŞA MEDRESESİ

     Benim Çorlulu Ali Paşa Medresesiyle tanışmam can dostumun sayesindedir. Gerçi medrese kısmıyla ilgili bir tanışıklığımız yok. Biz medresenin içindeki çay bahçesiyle ilgileniyoruz. Nargile keyfinin yapılacağı nadide mekanlardan biri bence. Çünkü ben çok yerde nargile içtim ama oradaki kadar hiç bir yerde keyif almadım. Orda vaktin nasıl geçtiğini anlamıyor insan. Saatlerce oturmak sıkmıyor. Özellikle pazar günleri aşırı kalabalık olmasına rağmen, kalabalık yormuyor. Sanki bilinçli bir topluluğun yeri. Kimse kimseden rahatsızlık duymuyor. Kimsenin sohbeti kimseyi rahatsız etmiyor. Arkadaş grupları da geliyor, yaşlı amcalar, dedeler de, sevgililer de, turistler de, tek başına insanlar da... Enteresan bir bütünlük var sanki. Yoğun, değişik nargile kokularının büyüsü belki de. Büyülüyor insanı. Başka bir yere gitmek aklına bile gelmiyor. Tabi Türk kahvesini de ordan daha iyi yapan bir yer yok. Mutlaka içilmeli.

     En son can dostumla gitmemizin üzerinden uzun yıllar geçmişti. Pazar günü Eminönü ne gitmeye karar vermiştik aşkımla. Metroyla giderken bahsettim canımın içine. İnelim dedi hemen, atladık metrodan. Tabi bu atlayış aksiyon filmi tadında bir atlayış olmadı. Durakta metro durup, kapılarını açınca indik anlamında bir atlayış oldu. Biraz dolaşıp, bir şeyler yeyip gittik Çorlulu Ali Paşa Medresesine. Uzun uzun oturduk. Sohbet ettik. Çay, elma çayı, tabi ki Türk kahvesi içtik nargile eşliğinde. Çok güzel bir gün geçirdik. Şunu anladım ki: huzur belli başlı yerlerde var. Saçma sapan trafikle boğuşmalar, alış-veriş merkezlerinde aşağı yukarı dolaşmalar hep boş. İstanbul da yaşamanın keyifli yanları böyle mekanlarda. Bir Emirgan, bir Beyazıt, bir Eminönü, bir Beşiktaş.... Çok güzel yerler var ve biz saçma sapan zaman öldürüyoruz. Bu pazar gününün tadı damağımda kaldı. Bana da ders oldu.

     Şanslı insanım ben ya. Çünkü aynı şeylerden keyif alıyoruz biz aşkımla. Daha çok güzel yerlerde çok güzel anılar biriktireceğiz.

1 yorum: